Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat Araştırmaları (21. Sayı)

Dil ve Edebiyat Araştırmaları dergisinin 21. sayısı (Mart 2020) ile karşınızdayız.
Akademik camianın her geçen gün ilgisinin arttığı dergimize, bu
sayıda hakemlik sürecinden geçip aldığımız makalelerin iki katından fazla bir
çalışmanın gönderildiğini belirtmek isteriz. Dolayısıyla gelen makaleleri kronolojik
sıraya göre ekim ayında yayımlanacak 22. sayıda değerlendirmek üzere
sürece dahil ettiğimizi de ifade edelim. Önceki sayımızda da ifade ettiğimiz gibi
uluslararası alan indekslerinde taranan akademik hakemli bir dergi olan Dil ve
Edebiyat Araştırmaları hem basılı hem de TÜBİTAK-ULAKBİM DergiPark
Açık Dergi Sistemleri üzerinden elektronik olarak ulaşılabilen bir dergidir. Bu
vesile ile dergimize makale kabulünün sadece DergiPark sistemi üzerinden olduğunu
tekrar hatırlatmak isteriz. Aynı şekilde kör hakemlik sisteminin uygulandığı
dergimizde hakem olacak değerli bilim insanlarının da sistem üzerinden
dergimize üye olmalarını bekliyoruz.
Dergide, dil, edebiyat, folklor, kültür, halk edebiyatı, çeviri bilimi, dil ve
edebiyat eğitimi gibi çeşitli alanlardaki makalelere yer verilmektedir. Yayın dili
Türkçe olmakla beraber her sayıda belli ölçüde İngilizce, Fransızca, Almanca,
İtalyanca, Rusça, Arapça ve Farsça makaleler de kabul edilmektedir.
Bu sayıda on yedi makale ve iki kitap tanıtımı yer almaktadır. Bu sayıda
da alana uygun olarak şiir, dil, roman, sözlü kültür, dil ve edebiyat eğitimi gibi
oldukça geniş konu yelpazesinde makalelere yer verilmiştir.
Dergide yer alan çalışmalardan ilki Muharrem Dayanç’ın “Yahya
Kemal’in “Ses” Adlı (“Ver” Redifli) Rubaisinin Çözümlenmesi” başlıklı makalesidir.
Bu çalışmada, Yahya Kemal’in -biraz da devrin şartlarının zorlamasıyla-
konuya ve dış dünyaya yaslanan şiirle ve şiir anlayışıyla arasına mesafe
koyup şiirin iç dünyasına doğru çıktığı yolculuğu özetlediği “Ses” adlı (“Ver”
redifli) rubaisi üzerinde durulmaktadır. Buradan hareketle Yahya Kemal’in ya-
şadığı değişim veya bir başka ifadeyle onun şiir sanatıyla ilgili orijinal/farklı bir
perspektif ortaya koyma çabası çözümlenmeye çalışılmıştır.
Murat Kacıroğlu’nun kaleme aldığı “Tevfik Fikret’in Şiirlerinde Ruhun
Saflığı Düşüncesi Ve Ruh-Beden Çelişkisi Üzerine Bir İnceleme” adlı
çalışması melankolik bir mizaca sahip olan Tevfik Fikret’in somut gerçeklik
karşısında ütopik dünyalara sığınma arzusu duyarken ruh ve beden arasında
sürekli bir ayrım ve çatışma hissetmesine işaret edilerek, buradan hareketle
onun şiirlerinden hareketle ruh kavramının analizi irdelenmiştir.
“Avrupa Seyahat Edebiyatı ve Osmanlı Coğrafyasında Bir Seyyah:
Charles Mac Farlane” adlı makalede Muhuttin Doğan Yeni Türk edebiyatının
farklı ve zengin bir türü, seyahat edebiyatı üzerinde durmaktadır. Çalışmada,
Yunan İsyanı ve Tanzimat süreci gibi önemli dönemlerde Osmanlı coğrafyasında
bulunarak, buralardaki gözlemlerinden oluşan dört ciltlik bir kitap kaleme
alan C. Mac Farlane’in eserlerinde, Türk, Rum, Ermeni ve Yahudi toplumlarına
yaklaşımı ve onları nasıl yansıttığı üzerinde durulmuştur.
Betül Özbay, “Eski Uygurlarda Mani Yazısının Gelişimi” çalışmasıyla ilginç
ve farklı bir konuda makale kaleme almıştır. Makalede, Mani yazısının kökeni,
Mani harfleri, sayılar ve diğer işaretlerin metinlerdeki görünümü genel olarak
anlatılmıştır. Ayrıca, yazı geleneğinin nasıl geliştiği ve değiştiği hem İran hem de
Uygur metinlerinden alınan örneklerle karşılaştırmalı olarak sunulmuştur.
“Kâbe-nâme’nin Berlin Kütüphanesi Nüshası ve Bazı İmla Özellikleri” adlı
çalışma Beytullah Bekar’a aittir. Kâbe-nâme, Müslümanlar için kutsal olan Kâbe
hakkında bilgiler veren bir mesnevidir. Müellifi Akşehirli Abdurrahman Gubârî’dir.
Makalede, Kâbe-nâme’nin Berlin Staatsbibliothek Ms. or. oct. 2923 numarada kayıtlı
nüshası tanıtılmış ve nüshanın bazı imla özellikleri incelenmiştir.
“Jung Teorisi Bağlamında Hasan Ali Toptaş’ın Sonsuzluğa Nokta Romanı
Üzerine Arketipsel Bir Okuma” başlıklı makale Emine Ayan’a aittir. Ayan
bu çalışmada 1980 sonrası Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olan
Hasan Ali Toptaş’ın 1993 yılında yayımlanan ilk romanı Sonsuzluğa Nokta, arketipsel
bir okumaya tabi tutulmuştur.
“Aylak Sözcüğü Üzerine” çalışmasında Sevda Kaman, Eski TürkçedenTürkiye Türkçesine aylak sözcüğünün etimolojik ve semantik olarak tarihî seyrinin
incelenmesi yoluyla sözlüklerdeki ve Türkçenin tarihî kaynaklarındaki aylak/
aylaklık algısı üzerinde durmuştur.
Dilek Ünveren, “Türkçe Öğretiminde Aşkın Bir Millî Kimlik Alanı: Salur
Kazan’ın Evinin Yağmalandığı Destan” adlı makalede millî bilinç, edebî eser
ve dil ilişkisi bağlamında kanonların yeri üzerinde durmuştur. Daha sonra Türk
edebiyatının başyapıtlarından Dede Korkut Kitabı’nın ikinci anlatısı olan Salur
Kazan’ın Evinin Yağmalandığı Destan söylem çözümleme yöntemiyle yeni bir
anlam arayışı içerisinde incelenmiştir.
Mehmet Akif Korkmaz “Ordu’da Körüklü Çizme ve Türkay Yavaş Ustanın
Tekniği” başlıklı makalesinde Ordu’da Körüklü Çizme geleneğinin geçmişini
ve bugününü ele alarak geleneksel mesleğin yaşatılması hususunda çaba
sarf eden bir ustanın hikâyesi üzerinden konuya farklı bir pencere açmıştır. Yazıda
körüklü çizmenin nasıl yapıldığı ve üretim boyutu, hayata uyum bağlamında
gelenek ve değişim ilişkilerine göre ele alıp incelenmiştir.
Osman Coşkun, “Osmanlı Son Dönem Çeviri Yöntemleri Üzerine Bir İnceleme”
çalışmasında Batı’dan özellikle Fransızcadan yapılan çevirilerin genel
bir çerçevesini çizdikten sonra Osmanlı’nın son döneminde yapılan çalışmaların
nitelikleri ortaya konulup, çeviri uygulamaları, seçilen konular, içerik ve
yöntem bağlamında betimsel analizlerle izaha çalışılmıştır.
Zümre Gizem Yılmaz Karahan, “Dancing to the End of Humanity: Environmental
Catastrophe in Earthquakes in London” adlı makalesinde insanların
kendilerinin yarattığı -ki bu da insan merkezli bakış açısının ikilemidir- önlenemez
çevresel felaketlere karşı umursamazlığı üzerine odaklanmıştır. Bu ikilemi
örneklendirmek için ise Mike Barlett’in Londra’da Depremler (Earthquakes in
London - 2010) başlıklı oyunundan örnekler kullanılmıştır.
M. Onur Hasdedeoğlu, “Toplumsal Çatışmalar Bağlamında Sabahattin
Ali’nin “Ayran” Hikâyesi” adlı çalışmasında, eserlerini genellikle toplumcu
gerçekçiliğin etkisi doğrultusunda ezen-ezilen çatışması üzerine kurgulayan Sabahattin
Ali ve hikâyeciliği üzerinde durmuştur. Yazarın pek çok hikâyesinde
bu çatışmanın toplumsal mesajını semboller üzerinden vermeyi tercih ettiğine
işaret edilerek onun 1938 yılında kaleme aldığı “Ayran” hikâyesi de bu türden
eserlerine tipik bir örnek teşkil ettiği vurgulanmıştır. “Ayran” hikâyesi, toplumcu
gerçekçilik akımının ilkeleri çerçevesinde sembolleştirdiği çatışma unsurlarından
hareketle çözümlenmeye çalışılmıştır.
Ercan Kaçmaz ve Hatice Şule Yavuz’nin beraber kaleme aldıkları “A
Revolution in Horror Literature: Frankenstein and The Vampyre” çalışmada,
İngiliz Edebiyatının iki önemli eseri olan Mary Shelley’nin Frankestein (or The
Modern Prometheus) ve John William Polidori’nin The Vampyre romanlarının
analizi yapılmıştır.
“Mahlas Beyitlerinden Hareketle Vecdî’de Fahriye” adlı makalede Cenk
Açıkgöz, XVII. yüzyıl klasik Türk şiirinin önemli temsilcileri arasında yer alan
Abdülbâkî Vecdî’nin divançesinde fahriyeye nasıl yer verdiğini ele almış ve
genel olarak fahriye anlayışını değerlendirmiştir.
“Öğretmen Adaylarının Metin Özetleme Stratejilerini Kullanım Tercihleri”
başlıklı makalede Sevgi Çalışır Zenci 2019-2020 eğitim öğretim yılında
Almanca (39), İngilizce (16), Özel Eğitim (42) Öğretmenliği bölümü 1. sınıfta
okuyan 97 öğretmen adayının özetleme stratejilerini kullanım durumlarını incelemiş
ve bir sonuca varmıştır.
Lokman Taşkesenlioğlu, “Eski Türk Edebiyatı Araştırmalarında Bir
Kaynak Olarak İki Dilli Latin Harfli Tarihi Sözlükler” başlıklı makalesinde
sözlükler üzerinde durmaktadır. Sözlükler, eski Türk edebiyatı araştırmalarında
en önemli kaynaklardan biridir. Bu sözlükler içinde belki de en az kullanılanları
Latin harfli iki dilli sözlüklerdir. Bu makalede, harf inkılâbı öncesi basılan
Türkçeden yabancı dile sözlükler taranmış, bu tür araştırmalara uygun olanlar
tespit edilerek yazarlar ve eserler hakkında detaylı bilgi verilmiştir.
Bu sayıdaki son çalışma ise Mevlüt Ceylan’a aittir. “Unsung Stories of
Sacrifice: Early Years of the Turkish Republic (1920-1926)” başlıklı makalede
1919-1923 yılları arasında Kurtuluş Savaşı’na katılan insanların profilleri aracılığıyla
tarihin gayriresmî versiyonu örneklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Her sayımızda yer verdiğimiz kitap tanıtımı bölümünde Mustafa
Karadeniz’in “Şehir Hafızası ve Deneyim Mekânı Olarak Edebiyat” ve Gökçe
naz Gayret’in “Şeffaf Zihinler Kurmaca Eserlerde Bilincin Sunumu” yazılarına
yer verilmiştir.
Hem okuyucuların hem de bilim insanlarının dergimize gösterdiği yoğun
ilgiden dolayı tekrar teşekkür ediyoruz. Yeni sayılarda buluşmak dileğiyle…

Editör
Doç. Dr. Ahmet KOÇAK