MEHMED NİYAZİ ÖZDEMİR

MEHMED NİYAZİ ÖZDEMİR

11/05/2024

“Gerçek millî sınırlar, dağlar ve nehirlerle değil, daha çok dil, gelenek ve hatıralarla yani bir milleti diğerinden ayıran her şeyle çizilmiştir.”

Tarihçi, mütefekkir, yazar Mehmed Niyazi Özdemir’i vefatının sene-i devriyesinde rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.

 

MEHMED NİYAZİ ÖZDEMİR (1942-2018)

Adapazarı'nın Akyazı ilçesine bağlı Beldibi köyünde Mehmet Bey ile Fatma Hanım'ın oğlu olarak dünyaya geldi. Ailesinin kökenleri Trabzon'un Vakfıkebir ilçesinin Ballı köyüne dayanır. Kalabalık bir aileye mensup olan Mehmed Niyazi'nin on dört kardeşi vardır. Mehmed Niyazi, ilk ve ortaokulu Akyazı'da okudu. Lise öğrenimini görmek için İstanbul'a gitti. 1959'da Haydarpaşa Lisesinden mezun olduktan sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi (1967). 1964'te Nevzat Köseoğlu, Özer Revanoğlu ve Ahmet Nuri Yüksel'le birlikte Ötüken Neşriyat'ı kuran isimler arasında yer aldı. 1966-1967 arasında bir dönem Millî Türk Talebe Birliği'nde genel başkan olarak görev yaptı. 1968-1976 arasında Almanya'da yaşadı; Malburg, Bonn ve Köln üniversitelerinde "Türk Kamu Hukukunda Temel Hürriyetler" konusunda doktora yaptı; Moxburg Üniversitesinde çalıştı. 1988'de Türkiye'ye döndü, varlıklı bir ailenin çocuğu olduğu için herhangi bir işte çalışmadı. Hayatının son döneminde eserlerini İSAM Kütüphanesi'nde kaleme aldı. Özdemir, 11 Mayıs 2018'de İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede vefat etti, naaşı 12 Mayıs 2018'de Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.

Ölüm Daha Güzeldi adlı eseri ile 1982 Türkiye Yazarlar Birliği Yılın En İyi Romanı Ödülü'nü ve 1982 Milli Kültür Vakfı Ödülü'nü; 1999'da ise Çanakkale Mahşeri eseriyle Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü'nü kazandı.

Haydarpaşa Lisesi'nde öğrenci iken Nihal Atsız'ın eşi Bedriye Hanım ve Mahir İz gibi hocalardan dersler alan Mehmed Niyazi'nin edebî kişiliğinin gelişmesinde Necip Fazıl Kısakürek, Ziya Nur Aksun, Hilmi Oflaz, Osman Yüksel Serdengeçti ve Erol Güngör gibi isimlerin devam ettikleri Marmara Kıraathanesi'ndeki sohbetler etkili olur. Balkan ve Çanakkale Savaşları gazisi bir babanın oğlu olan yazar, çocukluğundan beri aldığı millî tarih şuurunu, edindiği çevre ile derinleştirir. Sürekli okur; araştırır, gözlemlerini ve fikirlerini büyük bir dikkatle kaleme alır. Ailesinden aldığı millî ve dinî duygular; şehit torunu ve yeğeni olması, ona bitmez tükenmez bir ummandan gelen şevk ve ilham verir (Çelik, 2003: 3).

Mehmed Niyazi'nin yazarlığı arkadaşları ile birlikte kurduğu Ötüken Neşriyat için hazırlanan kitaplara önsöz ve arka kapak yazıları yazarak başlamıştır. Yazar, kendisi ile yapılan bir söyleşide edebiyat hayatının başlangıcı ile ilgili şu bilgileri verir: “Sevdiğimiz yazarların kitaplarını basmak için öğrencilik yıllarımızda birkaç arkadaşla yayınevi kurmuştuk. İmam-Hatip okulları o zaman da gündemdeydi. Hâlbuki onlar, bizler gibi lise bilgilerine sahip olmaktan başka, belli seviyede dinimizi öğreniyorlar, dolayısıyla kültürümüzü araştırabilecek imkânlara kavuşuyorlardı. Nasıl ki Grek Roma’yı araştıranlar Rönesans hareketleriyle bugünkü Batı medeniyetini ortaya çıkarmışlarsa, bizim Rönesans’ımızı gerçekleştireceklerine inanıyordum; bugün de inanıyorum. Bu okullardaki öğrencilerin, hayata atılan ağabeylerinin çilelerini dile getirmeleri için eli kalem tutan büyüklerimize roman sipariş ettik. Ne yazık ki hiçbirinden cevap gelmedi. Bunun üzerine oturup, Varolmak Kavgası’nı yazdım. Böylece de roman dünyasına adım atmış oldum. Portakalın şeker ihtiva ettiği gibi roman da yazarın fikir ve ruh dünyasını taşır. Bunun için de devam ettim.” (Keleş, 1990a: 10).

Mehmed Niyazi'nin "Vatan" adlı ilk yazısı 1967'de Milli Hareket dergisinde çıktı. Yazar daha sonra Tercüman, Türkiye, Babıalide Sabah, Gündüz gazeteleri ile Yeni Akademi, Yeni Hafta, Ufuk Çizgisi, Bayrak, Genç Akademi, Türk Yurdu, İnsan ve Kâinat, Türk Edebiyatı gibi dergilerde yazdı. Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinde haftada bir denemeler kaleme aldı.

Türkiye'nin sosyal olguları ve devlet felsefesine dair incelemeler yapan Mehmed Niyazi daha çok romancı kimliği ile ön plandadır. Gençlik yıllarında Peyami Safa ve Necip Fazıl'ın eserlerini okuyarak kendini yetiştiren Mehmed Niyazi’ye göre “Roman, bir olayın anlatılması değildir. Bizi bunaltan realiteler âleminden çıkarıp, hayal âlemine götüren, bize hoş saatler yaşatan sihirli bir değnek de değildir. Fotoğrafla tespitle de roman olamaz. O bir devrin, bir memleketin, bir sosyal grubun, bir insanın iç portresidir. Tarihçide, sosyologda, siyaside göremeyeceğimiz çizgileri, yorumları romancıda buluruz. Bunları iyi verebilmek için romancı karakter seçimine göre, konu bütünlüğüne, üslûba, kelime seçimine dikkat etmelidir.” (Keleş, 1990b: 19).

Yazarın Varolmak Kavgası adlı ilk romanı, 1970'de yayımlandı. Bu romanda, Murat adlı ahlaklı bir gencin öğretmen olma ideali çevresinde başından geçenleri işledi. Romanın başkişisi Murat, okura idealize edilmiş bir tip olarak sunulur ve Murat'ın etrafında gelişen olaylarla vatan, millet, eğitim, gurbet, yalnızlık gibi temalar ele alınır. Mehmed Niyazi'nin ikinci romanı Çağımızın Âşıkları adıyla 1977'de yayımlandı, yazar romanını daha sonraki baskılarda İki Dünya Arasında adıyla neşretti. Romanda Almanya'da hukuk eğitimi gören Ayhan adlı gencin; Margerit ve Hildegard adlı iki kız arasında yaşadığı aşk ilişkisi ele alınır. Yazarın Almanya'daki hayatından izler taşıyan romandaki olayların vaka zamanı da yazarın Almanya'da bulunduğu dönemi kapsayan 1969-1974 arasıdır. Kahraman anlatıcı ağzından kaleme alınan romanda psikolojik tahliller ön plana çıkar ve aşk, vatan, gurbet gibi temalar sade bir dille işlenir. Mehmed Niyazi'nin üçüncü romanı Ölüm Daha Güzeldi 1980'de neşredilmiştir. Yazar, bu romanında romanın başkişisi Tahir Mihmandoroğlu'nun yaşadıklarından hareketle Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesini ele almıştır. Romanda Sovyet döneminde Azerbaycan'da yaşanan acılar sade ve akıcı bir dille anlatılır. Ana teması özgürlük ve vatan sevgisi olan roman, Azerbaycan'ın yakın dönem tarihine eğilen bir eser olarak dikkat çeker. Yazarın dördüncü romanı Yazılamamış Destanlar'da, Trablusgarp Savaşı'ndan dönen Topal Ali, Süleyman, Mehmet ve daha pek çok gönüllü askerin kaybedilen Edirne ve çevresini yeniden Enver ve Eşref Bey yönetiminde yeniden vatan topraklarına katma mücadelesi işlenir. Vatan, özgürlük gibi temaların ön plana çıktığı romanda 1912-1913 arasında Anadolu'da verilen kurtuluş mücadelesi bütün gerçekliği ile gözler önüne serilir.

Yazarın geniş bir okur kesimi tarafından okunan Çanakkale Mahşeri (1998) adlı romanı, Çanakkale Savaşları'nı ele alan tarihî bir romandır. Yazar, bir söyleşisinde Çanakkale Mahşeri'ni yazma amacını şu cümlelerle açıklar: “Çanakkale hakkında Almanya’da birçok kitap, hatırat gördüm. Ayrıca İngiltere, Yeni Zelanda gibi Çanakkale’ye iştirak eden memleketlerde, hatta etmeyenlerde de Çanakkale üzerine yazılmış pek çok roman okudum. Bu arada Çanakkale’de en büyük taraf olan, en büyük kurban veren, tarihini değiştiren bir milletin parmakla sayılacak kadar hatırası var, Çanakkale’yi bize hatırlatan. Birkaç tane de edebî parça ve şiirler var. Çanakkale’yi vatanı, namusu, milleti uğruna şehit olan 250 bin vatan evladının, ondan daha fazla olan gazilerin hatıratı bu kadar az olmamalıydı. Bu durum beni çok yaralıyordu. Çanakkale Mahşeri’ni yazmamdaki ilk sebep budur”(Yazıcı, 1999: 10). Romanda Oğuz Amca, Mustafa, Hatice, Nadiye, Ömer Hoca, Hasan Şakir, Molla Kazım, Dilara, Mustafa Kemal Paşa, Seyit Onbaşı, Yozgatlı Kınalı Murat, Tophaneli Hakkı, Esat Paşa gibi şahıslar kadrosu etrafında Türk milletinin Çanakkale Cephesi'nde verdiği mücadele destansı bir dille işlenir. Bir bölümü Türkiye gazetesinde neşredilen roman, 1914 Ağustos'unda başlar ve Çanakkale Savaşları'nın galibiyetle sonuçlandığı 18 Mart 1918'e kadar geçen süre zarfında cephede cereyan eden olayları işler.

Mehmed Niyazi, Dahiler ve Deliler (2001) adlı altıncı romanı, otobiyografik bir eser olarak karşımıza çıkar. Romanda Marmara Kıraathanesi adıyla tanınan ve özellikle 1960'lı yılların ikinci yarısından itibaren pek çok önemli ismin buluşma yeri olan mekânda cereyan eden olaylar ve Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Erol Güngör, Ziya Nur Aksun, Hilmi Oflaz, Ali Saib Atademir, Nuri Karahöyüklü, Mehmet Genç, Sedat Umran gibi isimler işlenmiştir. Roman, bu kıraathanenin müdavimlerinden Hilmi Oflaz'a ithaf edilmiştir.

Mehmed Niyazi'nin yedinci romanı Yemen, Ah Yemen'dir. (2004). Yemen şehitlerine ithaf edilen romanda, Kuşçuoğlu Eşref yönetimindeki bir grubun darda kalan Osmanlı ordusuna yardım götürmek için verdiği çetin mücadele anlatılır. Yazarın sekizinci romanı Daha Dün Yaşadılar (2006) otobiyografik izler taşıyan bir eserdir. Romanda, Daha Dün Yaşadılar'da daha önce İki Dünya Arasında adlı romanında karşımıza çıkan ve hukuk fakültesinde okuyan Ayhan adlı bir gencin Akyazı'da 1950'lilerde başında geçen olaylar işlenir. Yazarın, Doğunun Ölümsüz Çocuğu (2009) adlı dokuzuncu romanı da yazarın hayatından izler taşımaktadır. Romanın başkişisi Mustafa, yazar gibi hukuk doktorası yapan, bir dönem Almanya'da yaşayan ve sıklıkla kütüphanelerde çalışmalar yürüten biridir. Mehmed Niyazi 2011'de yayımladığı romanı Plevne'de, Plevne savunmasını anlatır. Bu tarihî roman, Plevne şehit ve gazilerine ithaf edilmiştir. Yazarın son romanı Kanije (2014) Kanije Muhasarası'na odaklanmaktadır. Eserde Tiryaki Hasan Paşa öncülüğünde verilen mücadele destansı bir dille işlenmiştir.

Mehmed Niyazi Özdemir’in tahkiyeli eserlerinin rahat okunmasını sağlayan, onun dil ve üslubundaki incelik, güzellik, yalınlık ve samimiyettir. Dile çok önem veren yazar, onu eserlerinde en iyi şekilde kullanmaya çalışır. Yazar, dili konuya ve şahısların durumuna göre kullanır. Aldığı hukuk eğitimi ve tarih bilgisi ile geniş bir kavram hazinesine sahip olan yazarın ilk romanlarında biraz daha ağır olan dili, son romanlarında yalınlığa bürünmüştür (Çelik, 2003: 142).

Son dönem Türk edebiyatında daha çok tarihî romanları ile ön plana çıkan Mehmed Niyazi Özdemir, hikâyelerini Bayram Hediyesi (1971) adı altında bir araya getirmiş; deneme ve inceleme türünde eserlere de imza atmıştır. Yazar, deneme ve incelemelerinde "kültür, devlet, tarih, felsefe, millet, milliyetçilik, medeniyet" gibi kavramlar üzerine yoğunlaşmış, ele aldığı konuları milliyetçi-muhafazakâr bir bakış açısı ile işlemiştir.

 

Kaynak: https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ozdemir-mehmet-niyazi

Galeri