Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat (96. Sayı)

Editörden
Hüseyin ALTUNTAŞ
[email protected]

 


Değerli Okuyucularımız! BBu sayımızla birlikte ılık ve sıcak mevsimleri
geride bırakıp ürpertici soğukların,
depresif duyguları depreştiren koyu bulutlu
gündüzlerin ve hayaller kadar güzel karlı
manzaraların mevsimine girdik. Kış denince güzelliğiyle
insanı sermest eyleyen bembeyaz kar manzaralarını
anmadan olur mu?
Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş;
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbahârı arar...
Cenap Şehabettin’in eşini kaybetmiş bir kuşun geçmiş
bahar günlerini arayışına benzettiği uçuşan kar
taneleri, hangimizin içini buruk duygularla doldurmaz?
Ne var ki, soğuğu çağrıştıran kar mevsimi, aylardır
ateş çemberi içindeki güzel ülkemizi bu mevsimde de
soğutmaya yetmeyecek gibi... Haset, kin ve kan üçgeninin
ruhları esir aldığı Batı ülkeleri, İslam dünyasına
musallat olan cehaletin, ufuksuzluğun, tefekkürsüzlüğün
yol açtığı iç çelişkileri birkaç yüzyıldır iyice
öğrenip çözdüğü için şimdi bu zaaflarımızı kullanıyor
ve İslam dünyasına umut olma yolunda hızla ilerleyen
Türkiye’mizin önünü kesmeye çalışıyor. Akrep sokar,
yılan ısırır, kurt parçalar; bunlar yaratılışın doğal
sonuçları… Düşmanın hainlik etmesi, Batılı ülkelerin
vampir gibi kan emerek beslenmesi de tabiatlarının
bir gereği… Yaklaşık yüz yıldır savunmacı bir söylemle
Batı’nın yıkıcı saldırılarını başımıza gelen felaketlerin
tek kaynağı gibi görme ve gösterme alışkanlığımız,
kendi iç çelişkilerimizi fark etme ve bunları giderme
konusunda bizi kör, sağır ve dilsiz bırakıyor.
İslam dünyasında tek tük âlimler, münevverler tarafından
dile getirilen iç zaaflarımız ve onları giderme
yolları, maalesef halkı Müslüman olan devletlerin
desteği sağlanmadan yürürlüğe konabilecek cinsten
öneriler değil… Batı toplumlarında devlete rağmen
gelişip güçlenen tefekkür geleneği, İslam dünyasında
sadece devletin kanatları altında himaye gördükçe
etkili olabilmiş, ancak bu da çok az gerçekleşebilmiş.
Bunda, Sünni İslam anlayışının devletle münasebetleri
belirleyen patrimonyal perspektifinin önemli bir
payı var. Devlet tefekkür sahiplerini önemsemiş ve
teşvik etmişse, fikir dünyası da yeniliklere açılmış;
yok, önemsememiş hatta engelleyerek örselemişse,
fikir dünyası da yeniliklere kapalı kalmış. Şimdi bunun
acı sonuçlarını yaşıyoruz.
Tefekkür gerektiren ve geçmişte devlet bürokrasisinin
içerisinde temsil olunan fıkıh ve kelam geleneği, şimdi
Ortadoğu’nun laik ve seküler devlet yapılarının içerisinde
kendine yer bulamıyor; bulamadığı için de sivil âlim
ve mütefekkirlerin medeniyetimizin acil sorunlarına
çözüm arama konusundaki değerli önerileri, yaptırım
gücü olmayan havada fikirler olarak kalıyor. Batı’nın
örgütlü dini kurumu olan Kilise, bin küsur yıllık idari tecrübesiyle
Hristiyan devletlere alttan alta tesir etmeye
devam ederken, örgütlü dini kurumları bulunmayan
İslam toplumlarında devletlerin desteklemediği hiçbir
dinî yenileşme önerisi uygulama imkânı bulamıyor.
Türkiye’nin bu alanda da İslam toplumlarının önünde
olması, güçlü bir Diyanet teşkilatının bulunmasıyla ilişkili.
Kısacası Diyanet İşleri Başkanlığı, zaman zaman baskılara
mazur kalmışsa bile, genellikle sağduyulu, Kur’an öncelikli
din anlayışıyla geleneksel kalıplara esir olmamış,
bunun sonucu olarak da fıkıh müktesebatımızın anakronik
fetvalarından beslenerek Ortadoğu’ya musallat
olan el-Kaide, Taliban ve DAEŞ gibi şiddeti benimseyen
gayrimeşru örgütler bizim ülkemizde revaç bulmamıştır.
Biz bir edebiyat dergisiyiz; ancak fikirlerin edebi
güzelliği kadar güzel fikirlerin neler olduğu konusunda
da söz söyleme sorumluluğumuz var. “Sözlerin en
güzeli”nden beslenen tefekkür geleneğimizi tekrar
canlandırmak, ülke olarak bu konuda öncü ve örnek
olma sorumluluğumuzun en tabii gereğidir.
Bu sayımızda Mustafa Özçelik’in “Mehmet Akif
Üzerinde Düşünmek”, Tahsin Yıldırım’ın “Cemil
Meriç’in Gözünden Mehmet Akif” ve Zeynep Sati
Yalçın’ın “Konuştu Gözleri Kalbimle” başlıklı yazılarıyla
İstiklal Marşı Şairimiz merhum Mehmet Akif
Ersoy’u andık. Üzeyir İlbak’ın “Sivas Buluşmaları”, İbrahim
Yasak’ın “Sultan Şehir: Sivas” başlıklı yazılarıyla
da tarihi şehrimiz Sivas’ı ele aldık. Değerli şairlerimizin
şiirleri, değişik deneme ve hikâyelerimizle yine
önünüze zevkle okunabilir bir dergi koymaya çalıştık.
Daha güzel bir dergide buluşmak dileğiyle…