Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat (81. Sayı)

Editörden
Hüseyin ALTUNTAŞ

Değerli Okuyucularımız!
Yılın en sıcak aylarını geride bırakarak şiirsel duyarlılıkların depreştiği hazan mevsiminin
eşiğine geldik. Güz çiçeklerinin solgun renklerini, hüznü ve ayrılık acılarını çağrıştıran
eylül ayı bu yıl Kurban Bayramını da içine alarak mevsime büyük bir mutluluk
aşısı yaptı. Doğanın her türlü yeşili desen olarak kullandığı yaz ayları artık bitiyor olsa
da, parlak güneş, sıcak hava ve olanca yeşillik bir süre daha bizimle olmaya devam
edecek. İnşallah bayramı da bu güzellikler içinde geçirir, yeni çalışma dönemine ve
2015-2016 öğretim yılına taze duygularla girmiş oluruz.
Bazen birbirine paralel olarak gelişen sosyal, siyasal veya ekonomik süreçlerin
toplumu ve sosyal düzeni kıskacı altına aldığı olur. Bu dönem de öyle… Genel seçimlerin
istikrarlı bir sonuca evrilemediği bugünlerde, ayrılıkçı etnik terör de zirve yapmış
durumda… Erken seçim hazırlıkları ile terörü tedip süreci atbaşı giderken, küresel
ekonomik gidişatın yüz güldürmeyen göstergeleri de ülke iktisadiyatına olumsuz tesirler
yapmaya devam ediyor. Bütün bunlar toplumun salt bu alanlardaki edim ve
eylemlerini etkilemekle kalmıyor, ülkenin bilim, kültür, sanat ve edebiyat alanındaki
faaliyetlerini de olumsuz etkiliyor.
Hep dediğimiz gibi, tefekkür eksikliğimizin oluşturduğu kültürel vakum, ister istemez
bu boşluğun komşu medeniyetlerden tamamlanması girişimlerine yol açıyor.
Günlerdir sanat adına TV kanallarında ifa ve icra edilen programların başat konusunun
sinema filmleri olması ve sanat söyleşilerinin genellikle bu konu etrafında dönmesi
bunun belirgin bir göstergesi… Özellikle ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde üretilen
okültist, ezoterik, fantastik temalar ile şiddetin harmanlandığı bu filmler, İslam ve
diğer Doğu toplumlarının geleneksel kültürlerini tahrip etmeye devam ediyor.
İnşaat sektörünü en kârlı faaliyet alanı seçen dev firmalarımıza birileri öncülük
etse de, inşa imkanlarını biraz da kendi insanımızın yıkılmış, tahrip olmuş kimlik binalarını
imar etmekte kullansalar! Dolayısıyla, kendi medeniyet ve kültür kodlarımıza
sadık filmler yapabilmek için mütevazı sermayeleriyle kıpırdayamaz durumda olan
milli sinemacılarımıza destek sağlasalar; iyi olmaz mı? Bir İngiliz hanımefendi Harry
Potter diye bir kitap yazıyor, bu masal serisiyle Türkiye’de bile milyarlık bir pazar oluşuyor:
Kitapları milyonlar satıyor, filmleri aylarca vizyonda kalarak Batı ekonomisine
milyarlarca lira kazandırıyor.
Bizim ise doğru dürüst filme alınacak senaryolarımız bile yok. Var, var olmasına
ama; bu filmleri oynatmaları için Brezilya ormanlarında ya da Afrika savanlarında yaşayan
ve henüz çağdaş medeniyetin kültür vasıtalarıyla tanışmamış kabilelerin zevk
ve taleplerine ihtiyaçları var. Onlar da -ne yazık ki- şimdilik karınlarını doyuracak gıda
bulmakla meşguller; İbn Haldun’un sosyoekonomik teorisine göre, saz kulübelerinin
kapılarını boncukla süsleyecek bir artı değerleri bile yok.
Biz, Dil ve Edebiyat dergisi olarak elimizden geldiği kadar bu alanlarda adam
yetiştirilmesi gerektiğini haykırıp duruyoruz. Ne var ki, bu haykırmalarımız volkanik
Ihlara kanyonunda kaybolmuş bir adamın imdat çağrıları gibi cevapsız geri yansıyor.
Tekrar söyleyelim: Kendi kültür ve medeniyet kodlarını edebiyat, sinema, TV dizileri,
plastik sanatlar ve müzik gibi vasıtalarla sosyal hayatın hizmetine arz edemeyen
toplumlar, asla ve asla kalıcı iktidar sahibi olamazlar.
O halde bu alanlarda yazar, çizer, sanatkar ve girişimcileri teşvik etme mekanizmaları
bir an önce hayata geçirilmeli. Yöneticilerimiz özgürlükçü, demokrat ve
muhafazakâr kimliği ile kültür, sanat ve edebiyat alanında etkin bir farkındalık içinde
olmalı, bu alandaki mücadelenin en az ekonomi, bilim ve dış politika alanlarındaki
değişimler kadar önemli olduğuna inanmalı, halka da bu inancı vermeli.
Değerli Okuyucularımız! Bu sayımızda birçok güzel şiir ve düzyazı örneğinin yanı
sıra, Türkçesi anne sütü kadar temiz, arı, duru, bir ilkbahar deresi gibi şırıl şırıl akan
yazarımız Refik Halit Karay’dan da bir gazete fıkrası alıntıladık. Beğeniyle okuyacağınıza
inanıyoruz.
Daha güzel bir dergide buluşmak dileğiyle…