Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat (42. Sayı)

Sevgili Okuyucularımız! 

 

Bahardır, erguvan zamanıdır, enerji tazeleme dönemidir
derken, ilkbaharı bitirip yaz mevsimine dalıverdik. Yaşamdaki
muhteşem döngünün önümüze getirip koyacağı farklı
heyecanları, farklı tat ve lezzetleri bekleyerek her mevsim
geçişinde umutla dolmaz mıyız? Her güne taze bir umutla
başlamak gibi, yeni dönemlere de yeni atılımlarla, taze heyecanlarla
başlamak gerekir.
Biz de bugüne kadar hep böyle yapmaya çalıştık sizlerden aldığımız
destek ve yönlendirmelerle… Ancak her şeyin bir sonu vardır da, yenilenmenin,
daha iyiye gitmenin, yeni okuyuculara ulaşmanın sonu yoktur bizim
işimizde… Bu nedenle, size yeni haberler vermeye, yeni tasarılarımızı
müjdelemeye, ele aldığımız, alacağımız aylık dosya konularımız hakkında
görüş ve değerlendirmelerinizi öğrenmeye çalıştık hep… Bundan sonra
da böyle yapmaya çalışacağız elbette…
Ülkemizde olup biten bin bir olaydan özellikle bizi ilgilendirenler, çocuklarımızı,
gençlerimizi, dolayısıyla hepimizi daha bilgili, daha kültürlü,
sanat ve edebiyattan zevk alan, milletimizin yüzyıllar içinde geliştirip miras
bıraktığı saz, söz ve görsel sanat birikimine kıymet veren kadirşinas
bir toplum olmamızla alakalı olanlarıdır. Milletimizin temel değer yargılarıyla
ilişkilendirilerek gündeme getirilen “muhafazakâr sanat” kavramı
etrafında tartışılanlar, işte bu nedenle yer aldı ilgi alanımıza giren
konular arasında… Kültür, sanat ve düşünce camiasının iki ayrı kanadı,
birbirinden tümüyle farklı iki yaklaşımla ele aldılar konuyu… Dil ve Edebiyat
dergisi olarak; muhafazakârlık kavramını ne dini ve ahlaki değerlerle
ilişkilendirerek sanatı toplumun karşısına dikenlerden yana olabiliriz, ne
de salt siyasal terminolojideki anlamına bakarak toplumun dini ve ahlaki
hassasiyetlerinden ayrıştıran ve dolayısıyla toplumun sanat üzerindeki
denetleyiciliğine imkân bırakmayan liberal ve mütedeyyin aydınların
yanlışlığına destek verebiliriz. Gerçek üçüncü bir noktadadır:
Demokrasi insanları kavgasız, gürültüsüz, birbirine zarar vermeden
yaşatmayı amaçlayan bir yönetim sistemidir. Demokrasi, toplumun ortalama
eğilimlerinin yönetime yansımasına izin veren bir yönetim sistemi
olduğuna göre, bu sistemin sanat ve kültür politikalarının da aynı
ortalama eğilimlere kulak tıkamayacak bir doğrultuda olması gerekir. Bu
nedenle, kamu kurumlarınca finanse edilen tiyatro oyunları, resim sergileri
ve müzik konserlerinin bu toplumun değerlerine ve beğeni ölçütlerine
uygun olması demokrasinin gereğidir. Topluma ait kaynaklar kullanılarak
toplumun kahir ekseriyetinin benimsediği maddi ve manevi değerlere
aykırı, hakaret içeren sanat eserlerinin oynanması, sergilenmesi doğru
değildir; aksi takdirde toplum da demokratik tercihleriyle şekillendirdiği
organlar eliyle bu eylemi ortadan kaldıracak tedbirleri yürürlüğe koyar;
demokrasi budur. Bu sayımızda yer alan konuyla ilgili bazı yazıların
muhafazakâr sanat kavramına açıklık getireceğini umuyoruz.
Daha güzel bir dergide buluşmak dileğiyle…

Hüseyin ALTUNTAŞ