Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat (15. Sayı)

Değerli Dostlarım,

 

Bırak konsun, şu koskoca ormanlığın içinden

Bîçareye bir dikenli çalı çok mudur?

O da tıpkı sizin gibi bir kanunla yaşarken

Yeryüzünde onun da bir küçük hakkı yok mudur?

Bırak ötsün, mâdâm ki hep yuvalar bir yerde

Bu sevimli ruh da sizin hemşehriniz sayılır.

Mâdâm ki dökülecek bir derdi var içer’de,

Bu acıklı ses de sizin bir şi’riniz sayılır.

Mehmet Emin Yurdakul

Kültürümüzün ana eksenlerinden biri şüphesiz ki dilimizdir. Kültür değişimi,

zaman içinde şartların gösterdiği ölçüde ister istemez gerçekleşmektedir.

Bu süreçte dilimizin bu değişime uyarak kendi çizgisinden

kayması kabul edilemez bir durumdur. Tarih boyunca çeşitli nedenlerle

kültürümüzde değişiklikler meydana gelmişse de toplumumuzun bunu kabullenmesi

ya çok uzun zaman almıştır ya da hiç kabul görmemiştir. Hiçbir değişim, halk

tarafından baskıyla kabul edilmemiştir.

Dayatma veya mecburi kültür değişmeleri ekseriyetle toplumun bir kesiminin

mahkûmiyetiyle sonuçlanan karşılaşma hâllerinde meydana gelmektedir, Toplumlar

arasında kültür karışması uzun yıllar devam edebilir. Son elli yılın arşivlerine

bakalım; toplumun kabullenmediği veya sindiremediği hiçbir kelime değişikliği başarılı

olamamıştır. Bu arada zaman içinde kabul edilen ve bizim olan kelimeler de

artık günlük konuşma ve yazı dilimize girmiştir. Aynı anlamı taşıyan iki-üç kelimeyle

karşılaşabiliriz; biri benim öğrendiğim, biri babamın, diğeri çocuğumun… Burada

zararlı çıkan son nesil oluyor; ben babamın lisanını onunla yaşayarak öğrendim,

benim dönemimde değişen kelimeyi de biliyorum, yeni nesle öğretilen kelime,

benim mücadele ettiğim kelimedir zaten… Ama yeni nesil sadece ona öğretileni

veya duyduğunu öğreniyor. Geçmişe dönük araştırması, hele merakı yoksa ip

burada kopuyor. Bu durum vahimdir, anlatmak istediğimiz budur.

Gençlerimiz, çok değil son elli yılın eserlerini anlayarak okumaya çalışsalar ve

anlamadıklarını öğrenseler; sözlükleri bol miktarda kullansalar, görüşmelerde muhataplarıyla

Türkçesi olduğu hâlde yabancı sözcükler kullanma hevesinde olmasalar

ve nesil farkı ayırt etmeksizin sohbet meclislerinde bulunsalar, inanın çok şey

değişecektir.

Bizler bu ortamı sağlamak için kolları sıvadık ve dilimize sevdalı dost meclisleri

oluşturmayı sürdürüyoruz. Zaman su gibi akıyor, ay başlarken bitiyor. “Hayatımızın

anlamı güzel işler yaptığımızda ortaya çıkar” diyoruz. Her ay bu sayfaları sizlere

sunmak için çalışıyoruz. Her sayının diğerinden daha güzel, daha muhtevalı olması

için gayret ediyoruz. Yine de eksikliklerimizi görerek kendimizi denetlemeye devam

ediyoruz. Bu anlamda dergimizin 14. sayısının 22. sayfasında yer alan Prof.

Dr. Muhammed Nur Doğan’ın ‘Divan Şiirinin Son Çınarı’ yazısındaki yaptığımız

hatadan, eksiklikten dolayı saygıdeğer hocamızdan özür dileriz.

Hz. Mevlânâ der ki; “Hayatta muvaffak olmak için üç şey lazımdır; dikkat, intizam

ve çalışma.”

Türk diline sevdalı tüm dostlarımızı gülen yüzümüz, güzel Türkçemizle bu

sayfalardan selamlıyorum…

 

Mehmet Kâmil Berse

Editör