Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat (135. Sayı)

MASAL, MASAL MI ANLATIR?
Üzeyir İlbak

Şehrazat’ın hikayesini bilmeyen birine rastladığınızda Binbir Gece Masalları’nı
hediye edin. İnsanlığın dramını dokunaklı bir sesle anlatan Şehrazat olsun.
Hikâyeyi zamanın katmanlarında hayal etsin. Masallarla çocukluğunda ve ilk
gençliğinde karşılaşmışsa ve bin yaşındaki Binbir Gece Masalları'nı sıradan
bir masal gibi okumuşsa ona da yeniden kitabı verin ve gözlerini yumsun Şehrazat’ı
dinlesin. Şehrazat, dinleyicinin kendi macerasını anlatacaktır ona. Masalı bilen ve
bilmeyen her bir insana on asır yaşamış ve yaşamaya devam eden Binbir Gece Masalları'nın
tarih boyunca Mezopotamya, Anadolu, Asya, Afrika, Avrupa ve Amerika’da
etkilediği yazarları, hayatları, hikâyeleri hatırlamalarını söyleyin. Bir kadınla evlenen
ve ertesi sabah onu öldüren hükümdarın hikayesini bugüne taşıyıp evde, sokakta,
işte kadınları öldürenler üzerine düşünsün. Şehrâzât’ın hayatta kalmak için anlattığı
masalın seher vaktinde en heyecanlı yerinde bırakmasının zekâ inceliğiyle ilişkisi
üzerine tefekkür etsin. Bin bir gece anlatılan ve bir erkek çocuğun dünyaya gelmesiyle
hayatta kalan Şehrazat’la İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in, Bağat’ın, Kahire’nin,
Londra’nın, Paris’in merkez ve banliyölerinde yaşayan insanlara kulak kabartsın.
Masallara özenle serpiştirilmiş ölüm, ihanet, intikam, sihir-büyü, mizah, tutku,
aşk, dram-hüzün, keder, insanın insanlığı, insanın hamlığı ve mutlu son gibi hayatın
tüm gerçekliklerini barındıran masalların dünyasına varmalarının gerekliliğini anlatın.
Onlar da Zümrüdüanka ile erdem ülkesine seyahat etsin.
Ali Baba’nın çiftliğinde yaşanan hayata kulak kesilsin. İnekleri, kuzuları, kedileri,
çocukları ve hayatın uyumunu görsün. Nardaniye Hanım’la ormanda eşkıyalık eden
Kırk Haramiler’in iyi insana dönüşmelerinin hikâyesine dahil olup kardeş edindikleri
güzeller güzeli muradına ererken yaşanan mutluluk tablosuna eklenen kötülük figürü
üvey annenin kırk katırla oradan ayrılışına şahit olsunlar.
İstiklal Caddesi’nde yürürken kitapçıya uğrayın, kapağında Şahmeran figürü olan
kitaba uzanın ve sevgiyle kasiyere uzatın. Bugüne kadar aldığınız bütün kitaplardan
ucuz olduğuna şaşıracaksınız. Heyecanla arkadaşlarınıza vermek üzere birkaç adet
daha alıverin ve çıkın caddeye gördüğünüz ilk kitap-kafeye girip oturun ve okuyun.
Bir tanesini masada bırakın ve sessizce çıkıp kalabalığa karışın. Mitlerin, efsanelerin,
yer altı yollarının gizemli anlatılarını duyacağınız Yerebatan Sarnıcı’na gidip
Medusa’nın başındaki bukle bukle yılanlara dokunun ve tarihi süreçte yaptığı yolculukların
Şahmeran’da yaşamasına şaşırın ve masalın insanlık tarihine tanık olduğu
gerçeğini kavrayın.
II.
Devletin Tanzimat’tan itibaren Hira ile sorunu vardı. Bir ara Şamanizm kültü ve
Tanrı Dağı ile barış yapıp Ergenekon’a sığınmak istedi, üniversitelerde Halk Araştırmaları
kürsüleri kurduysa da başarılı olmadı ve kürsüleri kapattı. Devlet, yönünü
Masal, Masal mı Anlatır?
[email protected]
daha net bir biçimde Roma-Greek-Eti-Hitit pagan kültürüne döndürdü.
Eti-Hitit-Sümer mitolojisinin hüküm sürdüğü Anadolu topraklarında
bu mitolojiyi yeniden inşa etmek istedi. Kafası karışık devlet
erki nihaî kararını verdi ve tercihini Greek Tanrılarının yaşadığı Olimpus
Dağı’ndan yana kullandı. Masallar da Truva’da yenilgiye uğradı.
Halk Araştırmaları kürsülerinin kapanmasından sonra bu mecrada
yaşanan fetret devrini Mehmet Kaplan yaptırdığı doktora çalışmaları
ile aşmaya çalışmış. Kaplan Hoca’nın öğrencileri Saim Sakaoğlu,
Umay Günay ve Bilge Seyitoğlu yaptıkları çalışmalarla masal devini
uyandırmışlar. Belki ‘devlet kuşu’ masal diyarına konmamış ama etrafta
periler görünmeye, devler kaçışmaya, haramiler ehlileşmeye,
bülbüller Kaf Dağı’na kanatlarında gitmek için Zümrüdüanka’ya serenat
yapmaya başlamışlar. “Kolay mı /Çocukla konuşmak// Otur
desin/Hayır der//Çıra dersin/Çamur der//Bulut dersin/Yağmur der//
Ders dersin/Küstüm der//Seni seni dersin/Yapma der//Oysa kolay/
Çocukla konuşmak/Masal de bak/Evet der” [Cahit Zarifoğlu, Gülücük, s. 42-43]
III.
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği, bir proje çerçevesinde geleneklere-
göreneklere, masala ve halk kültürüne dikkat çekmek için İstanbul
Üniversitesi'nde Halk Bilimi alanından bir grup hoca ile “Masal ve
Masal Dünyası” başlıklı bir çalıştay yaptı. Toplantıyı Prof. Dr. Öcal
Oğuz (UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı), Prof. Dr. Abdulkadir
Emeksiz (İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk
Bilimi Bölümü), Prof. Dr. Metin Ekici (Ege Üniversitesi Türk Dünyası
Araştırmaları Enstitüsü), Doç. Dr. Evrim Ölçer Özünel (Hacı Bayram
Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölümü), Prof.
Dr. Ali Fuat ARICI (Yıldız Teknik Üniversitesi Türkçe Eğitimi Bölümü
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü), Prof. Dr. Muharrem Kaya (Kültür
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü)
teşrif ettiler. Ekrem Erdem (Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel
Başkanı), Üzeyir İlbak (Dil ve Edebiyat Genel Yayın Yönetmeni), Dr.
Yunus Emre Özsaray, Fatma Soylu (TDED), Elif Tokkal (TDED) ve İsmail
Uluhan (TDED) katıldılar.
Masal özel sayısı için anlattığımız hikâyeyi eksiksiz ve başarılı bir
üslupla dergimizin kapağına uygulayan Geleneksel Türk Sanatları
hocası Ü. Gülsüm Sevin Gencer ve iç sayfalarda çizimleriyle katkı
sağlayan Halime Nur Sevin hanımlara teşekkür ederiz.
Masalın masal anlatmadığına aşina bir nesle aşina olma temennisiyle,
insanı ve insanlığı Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Avusturalya’ya-
Amerika’ya her nerede yaşıyorsa ve yaşadığının farkındaysa
selamlıyoruz.