GİRİTLİ AZİZ EFENDİ’NİN VEFATININ 222’NCİ YILINDA
Resmi Büyütmek İçin Tıklayın!
Edebiyatımızda modern hikâyenin başlangıcı sayılan Muhayyelât kitabının yazarı Giritli Aziz Efendi’yi, vefatının 222’nci yılında rahmet ve saygıyla anıyoruz.
"Bugünün işini geçmişle karşılaştırarak tatbik etmek, insan dikkatinin ortaya çıkmasını sağlar."
GİRİTLİ AZİZ EFENDİ (-1798)
Girit deftardarı Tahmisçi Mehmed Efendi’nin oğludur. Girit’in Kandiye kasabasında doğdu. Öldüğü zaman kırk dokuz yaşında olduğu bilindiğinden, muhtemelen 1749 veya 1750 yılında doğduğu söylenebilir. Babasından kalan külliyetli miktardaki nakit ve emlâki sefahat âlemlerinde bitirdikten sonra İstanbul’a gitti. Bir müddet sonra Hassa silâhşoru oldu. Devlet kademesinde yüksek dereceli memuriyetlerden olan Dîvân-ı Hümâyun hâcegânı arasına katıldı. İntisap ettiği Giritli Yûsuf Ağa’nın delâletiyle Sakız mutasarrıflığında vergi muhassıllığı yaptı. O yıllarda “Dağlı eşkıyası” elinden kurtarılmış olan Belgrad’da iki yıl süre ile emlâk satış memuriyetinde bulundu. 1796’da ilk dâimî elçi sıfatı ve fevkalâde murahhas orta elçi unvanıyla Prusya hükümeti nezdine gönderildi. Bu görevle 4 Haziran 1797 tarihinden ölümüne kadar Berlin’de, Padişah III. Selim adına Osmanlı Devleti’ni temsil etti. 19 Cemâziyelevvel 1213’te (29 Ekim 1798) Berlin’de öldü ve orada defnedildi. Kabri daha sonra ilk defnedildiği yerden alınarak 1866 yılında kurulan ve bilâhare Berlin Türk Şehitliği adını alan mezarlığa nakledildi.
Eserlerinden edinilen intibalara göre, sefahatle geçen gençlik yıllarından sonra bir şeyhin delâletiyle ıslâh-ı nefs eden Aziz Ali Efendi’nin memuriyet hayatında devlete sadakat ve hizmetle şöhret yaptığı nakledilmektedir. Osmanlı Müellifleri ve Sicill-i Osmânî’de, hemen hemen ortak bir ifade ile, “âlim, hakîm ve siyâsî” bir zat olduğu kaydedilmiştir. Şiirlerinde Aziz mahlasını kullandığı, Farsçayı çok iyi bildiği ve hâfızasında Farsça 40 bin beyit bulunduğu nakledilmektedir. Bu rivayetin doğruluğu hakkında kesin bir bilgi yoksa da küçük divanındaki Türkçe şiirlerle beraber Farsça olanlarının da bu dilin inceliklerine ve zevkine varmış birinin kaleminden çıktığı anlaşılmaktadır.
Muhayyelât isimli eseri çok şöhret yapmış ve zamanında aranıp okunmuştur. Muhayyelât-ı Aziz Efendi adıyla 1268-1290 (1852-1873) yılları arasında beş defa basılması bu ilgiyi gösterir. Bu yüzden müellif diğer eserlerinden, hatta elçiliğinden çok Muhayyelât sahibi Aziz Efendi olarak tanınmıştır. İlk defa müellifin ölümünden elli dört yıl sonra basılabilen Muhayyelât’ın baş tarafına ilâve edilen notta, Aziz Efendi’nin tasavvufî ve hikemî ilimlerde mâhir ve her fende zor sorular sormaya, ikna edici cevaplar vermeye muktedir olduğu belirtilmiştir.
Diğer Eserleri: Vâridât-ı İlâhiyye (İstanbul 1990), Divan.
Kaynak: TDV İslâm Ansiklopedisi